Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantıları ve rapor takviminde yer alan bilgilere göre mayıs ayı faiz kararı 6 Mayıs 2021’de açıklandı.
Merkez Bankası, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) yüzde 19'da sabit bıraktı.
TCMB, Mart ayında 100 baz puanlık faiz artırımı beklentisine karşın 200 baz puanlık artırım kararı ile faiz bugünkü seviye olan yüzde 19,00'a yükseltilmiş, Nisan ayında ise beklentilere paralel olarak sabit bırakmıştı.
Nisan ayı enflasyon raporunda Merkez Bankası enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2021 yılı sonunda orta noktası yüzde 12,2 olmak üzere, yüzde 10,0 ile yüzde 14,4 aralığında gerçekleşeceğini tahmin etmişti.
“KREDİ TARAFINDA İLK BAŞTA DAHA GÜÇLÜ GİDERKEN BİRAZ YAVAŞLAMA GÖRÜLDÜ”Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, Merkez Bankası’nın faiz kararı hakkında yaptığı yorumda, açıklanan PPK metninin bir önceki metin ile karşılaştırıldığında daha muhafazakâr ve ihtiyatlı bir ton algılandığını söyledi.
“Kredi tarafında ilk başta daha güçlü giderken biraz yavaşlama eğilimi görüldü, TCMB’nin onu vurgulaması da bu anlamda önemli.” diyen Saltoğlu, patika kısmında beklentilerin çok hızlı değişebildiğini belirtti.
Saltoğlu, Merkez Bankası’nın önümüzdeki aylarda olası faiz kararını şu sözlerle özetledi:
“Bir ya da iki toplantı sonrasında faiz indirimine hazırlayabilecek bir metin görürsek olumsuz olurdu. Böyle bir şey yok. Benim kendi öngörüme göre, Merkez Bankası’nın bir sonraki PPK’da faiz oranını sabit tutulacağına ilişkin net bir sinyal var.”
“HİZMET SEKTÖRÜNDEKİ ZAYIF SEYİR DEVAM ETMEKTEDİR”
TCMB kararında şu noktalara dikkat çekildi:
"Salgına bağlı olarak 2020 yılında sert daralan küresel ekonomi, destekleyici politikalar ve aşılama sürecindeki olumlu gelişmelerin etkisiyle toparlanmaya devam etmektedir. Bu iyileşme sürecinde, özellikle imalât sanayi faaliyeti ve küresel ticaretteki ivmelenme belirleyici olmaktadır. Son dönemde emtia fiyatlarında yeniden artış gözlenirken, yükselen küresel enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır.
Salgının sınırlayıcı etkilerine rağmen yurt içi iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir. Salgın kısıtlamalarına bağlı olarak iç talep bir miktar ivme kaybederken, dış talep gücünü korumaktadır. İmalât sanayi faaliyeti kuvvetli bir ivme sergilerken, salgın kısıtlamalarından olumsuz etkilenen hizmet sektörlerindeki zayıf seyir sürmektedir.
”KREDİLERDE ILIMLI BİR SEYİR GÖZLENMEKTEDİR”“Salgının gidişatı ve aşılama sürecine bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerinde her iki yönde riskler bulunmaktadır. Ticari kredilerin yanı sıra bireysel kredilerde de daha ılımlı bir seyir gözlenmekle birlikte, bu gelişmenin kalıcılığı makroekonomik istikrar açısından yakından takip edilmektedir. Emtia fiyatlarındaki yükselişe karşın, ihracattaki güçlü artış eğilimi, altın ithalatındaki belirgin gerileme ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle kredilerde gözlenen yavaşlama cari işlemler dengesinde öngörülen iyileşmeyi desteklemektedir.
Talep ve maliyet unsurları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir.
Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmeye başlamıştır. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.”
“YATIRIM, ÜRETİM İÇİN UYGUN ZEMİN OLUŞTURULACAK”TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikâmesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır."