Koronavirüs Mesafe Dinlemiyor! Kapalı Mekanlarda 2 Metre Kurtarmıyor…

Koronavirüs Mesafe Dinlemiyor! Kapalı Mekanlarda 2 Metre Kurtarmıyor…
YAYIN TARİHİ: 28.04.2021 12:55:00

ABD’de yer alan Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) yapılan araştırmaya göre, kapalı alanlarda Covid-19’a yakalanma riskini azaltmak için 2 metrenin yetersiz olduğunu ortaya koydu.

Virüsün ortaya çıkmasıyla beraber hayatımıza giren sosyal mesafe kuralı araştırma konusu oldu. MIT araştırmacılarına göre sosyal mesafe kuralı, korona virüsünün kapalı alanlarda nasıl hareket ettiği ile ilgili benimsenen eski moda bir anlayışa dayanıyor. Araştırmacılar; diğer değişkenlerin – bir alandaki insan sayısı, maske takıp takmadıkları, ne yaptıkları ve havalandırma seviyesi gibi – çok daha önemli olduğunu söylüyor.

MESAFENİN ÖNEMİ YOK

Araştırmacılar, iç mekanlarda corona virüse maruz kalma riskinin, insanlar birbirlerinden 2 metre veya 20 metre uzakta olsalar da aynı olduğunu ve bu riskin iyi havalandırılan alanlarda çok düşük olduğunu açıkladı.

Bilim insanları 2 metre kuralının 'fiziksel temeli olmadığını' söylüyor, çünkü insanlar maske takıyor olsa bile hava yükseldiğinden ortamda sürekli olarak seyahat etmek eğiliminde olduğundan mesafenin önemi kalmıyor. Araştırmacılara göre bu bulgular, eğer bir alan uygun havalandırmaya sahipse, tesisin tam kapasitede bile güvenli bir şekilde çalıştırılabileceğini ve bu alanlarda azaltılmış kapasite için bilimsel desteğin olmadığını gösteriyor.

“DAMLACIKLAR HAVADA ASILI KALIYOR”

MIT profesörlerinden Martin Bazant ve John Bush, bir kişinin odada bulunan enfekte başka bir kişiden virüs kapmasının ne kadar süreceğini tahmin etmek için de bir formül geliştirdi.

Hesaplama, daha önce yine MIT tarafından önerilen trafik ışığı sisteminin daha karmaşık bir versiyonu. Önerdikleri hesaplamada; odadaki insan sayısını, alanın büyüklüğünü, ne yaptıklarını, maskelerin takılıp takılmadığını ve ne tür bir havalandırma olduğunu hesaba katıyor.

Bu hesaplamayı kullanarak, insanlar 2 metrede daha uzakta olsalar bile bazı alanlarda virüse maruz kalma seviyelerinin ne kadar yüksek olduğunu ya da beklenenden daha düşük risk altında olduklarını görebilirler.


Araştırmacılar, sakin bir ortamda, bu parçacıkların yavaşça yere sürükleneceğini söyledi. Ancak havanın odanın içinde hareket ettiği ve insanların konuştuğu, yemek yediği, şarkı söylediği ve hapşırdığı bir ortamda damlalar havada asılı kalabilir.

“DAMLACIKLAR TÜM ODA BOYUNCA DOLAŞABİLİR”

Bazant, durumu şu şekilde özetliyor: “2 metre kuralının pek bir faydası olmadığını savunuyoruz, özellikle de insanlar maske takarken. Gerçekten fiziksel bir temeli yok çünkü bir kişinin maske takarken soluduğu hava yükselme eğilimindedir ve odanın başka bir yerine iner, bu nedenle nerede oturursanız oturun risk altındasınız. Bu mikroskobik sıvı damlalar nefes alırken, konuşurken, öksürürken ve diğer solunum aktiviteleri sırasında açığa çıkar ve kişinin vücut ısısından sıcak oldukları için damlacıklar yükselip tüm oda boyunca dolaşabilir.” 

Salgının başlangıcında, virüsün nefes verme, hapşırma veya konuşma sırasında fırlatılan daha ağır damlacıklar yoluyla yayıldığına inanılıyordu. Ancak kanıtlar, uzun zamandır virüsün havada asılı kalabilen ve ilk düşünülenden çok daha uzağa gidebilen daha hafif aerosol damlacıkları üzerinde yüzdüğünü ileri sürdü.

VİRÜS İÇİN ENGEL DEĞİL

Virüs partiküllerini odadaki dolaşımdan çıkarmak için bu etki, havalandırma veya filtreleme ile dengelenebilir.

Örneğin, virüs bulaşmış bir kişi 25 kişinin olduğu bir sınıfa girerse, hiçbiri maske takmaz ve hepsi konuşursa, herkes 36 dakika içinde korona virüsünü kapma olasılığına sahip. Ve bu noktada sosyal mesafe hiçbir önem taşımıyor.

Halk sağlığı merkezleri, 2 metrelik sosyal mesafe kuralının bir virüs karşısında bir engel olmadığını kabul etmeye başladı.

DİĞER



DİKKAT ÇEKEN HABERLER

ÇOK TIKLANANLAR